Uçup giden blogun arkasından bana soğuk su içmek düştü. Eski yazılarımı – en azından kurtarabildiğim kadarını – arşivlemek için yeniden ekliyorum. Yeni fikirlerden ziyade nostalji için buradaysa doğru yerdesin ey okuyucu…
P.S: Bu yazı ciddi miktarda atar, sitem ve durum analizi içerir. Uyarması benden, okuması sizden!
“Alt tarafı Sosyal Medya” bu aralar çok sık duyduğum aşağılama ve basite indirgeme üzerine kurulu bir cümle. “Alt tarafı Sosyal Medya ne yapıyorsunuz ki bütün gün Facebook’tasınız!” diyenler bu yazım size…
Alt tarafı Sosyal Medyacınız, böyle bir tanım dünya üzerinde bir tek bizde var sanırım, dinamiklerini anlayamadığınız ancak hedef kitlenizin yer aldığı tüm dijital mecralarda markanızın yüzü olarak görev alır.
Uyarı:Bu blog postu ucundan az miktar sitem içerir. Hedef kitlenin dikkatine 🙂
Biliyoruz ki sosyal medyada kime nerede ne zaman nasıl ulaştığımız çok önemli. Hedef kitle / izleyici / kullanıcı ne dersen de kısaca insanoğlu iş sosyal medyaya geldi mi çok seçici davranıyor. Marka ile iletişim kurar ama reklam görmek istemez. Reklamı – ürünü içeriğe yüklersin; bu sefer de hikayeyi beğenmez. Şakalar eğlenceler türlü şaklabanlıklar ister. Ondan da sıkılır gerçekçi oturaklı olsun der. Der de der.
Bu durumda dijital pazarlamacı / pazarlama iletişimi uzmanı / sosyal medya uzmanı / müdürü / direktörü ne yapar? Ne yapsın;
Her gün hiç düşünmeden www.google.com u açıyor, bildiğimiz siteleri bile aratıp çıkan linklerden birini tıklayarak o siteye giriyoruz. Hadi itiraf edin boş bulunup ara sıra website linkini arama çubuğuna bile yazdığınız oluyor. Kendisi ile bu kadar içli dışlı olunca Google her sene sonunda bizi bize anlatan listeler açıklıyor. Bakalım Türkiye’de en çok neler aranıyormuş. Türkiye’de En Çok Arananlar
Bugüne kadar yayına aldığım, kurguladığım, operasyonunu yürüttüğüm projelerimi kısacası bebeklerimi tanıtmaya karar verdim. Sıralama tersten olacak; en sonuncusu ile başlayalım istedim.
Cuma akşamı oynanan Galatasaray – MP Antalyaspor maçında TT Arena’da stand açan Liv Hospital için bir uygulama hazırladık. Standda çektirdiğiniz fotoğrafı Liv Hospital Facebook sayfasında buluyorsunuz. Oylamaya katılıp (kullanıcı başına 5 like) beğendiğiniz fotoğraflara “Like” veriyorsunuz. Kendi fotoğrafınızı arkadaşlarınızla paylaşıp, en fazla “Like”ı alan kullanıcı oluyorsunuz. Yarışma sonucunda Liv Hospital’dan kalp sağlığı muayenesi kazanıyorsunuz.
Bugüne kadar hem akademik hem de iş hayatımda sayısız sunum hazırladım. Yeri geldi Powerpoint’te yer geldi Keynote, Prezi ve diğer sunum programlarında… Farklı şablonlarda birbirinden farklı konularda…
Kendi sunduklarımın yanında iş arkadaşlarımın, üstlerimin sunduğu sunumları da hazırladım.
En sonunda yaptığımın sunumları Slideshare’e yükleme kararı aldım. Hoş o hesabımı da boşladığımdan sunumların çok az bir kısmı orada. Zaman içerisinde yenilerini eklemeyi düşünüyorum.
Takibe devam… Nerede mi takip edeceksiniz? Buyrun…
Geçtiğimiz aylarda 10.000.000 sunuma ulaşan Slideshare’de 6 sunumum 19.453 kez görüntülenmiş. Bakalım önümüzdeki aylarda nerelere geleceğim? 🙂
Desteğinizi bekleyen küçük yürekler şimdi heyecanla çarpıyor! Kullanılmayan oyuncaklar Lions Oyuncak Fabrikası’nda toplanıyor, oyuncaksız çocuklar hayallerine kavuşuyor.
Zirve Lions Kulübü’nün başlatmış olduğu “Lions Oyuncak Fabrikası” projesi ile kullanılmayan oyuncaklar toplanıyor. Toplanan oyuncaklar gruplara ayrılarak ihtiyacı olan çocuklara dağıtılıyor. Siz de kullanmadığınız oyuncakları bağışlayabilir, sizin kadar şanslı olmayan çocukların yüzünü güldürebilirsiniz.
Geçtiğimiz sene 24 Aralık’ta Süreyya Operası’nda muhteşem bir konser izledim. Fırsatım olmadığı için yazamamıştım. Ancak yazamadan geçemeyeceğim bu konser Borusan Quartet’e aitti. En ön sırada seyretmenin verdiği keyif de ayrıydı.
Bu kadar yakından seyretmenin hazzı ayrı gerçekten. Klasik müzik konusunda ön yargılarınız varsa bunlardan bir an önce kurtulun derim. İş çıkışı oldukça keyifli bir aktivite için konserleri takip etmenizi öneririm.
Borusan Quartet‘i tanıtmam gerekirse;
2005 yılında Prof. Gürer Aykal öncülüğünde kurulan Borusan Quartet, Esen Kıvrak (1. keman), Olgu Kızılay (2. keman), Efdal Altun (viyola) ve Çağ Erçağ’dan (viyolonsel) oluşuyor. Topluluk Alban Berg Quartet, Juilliard Quartet, Gürer Aykal, Joshua Epstein ve Maxim Vengerov gibi kişi ve toplulukların ustalık sınıfı çalışmalarına katıldı. İsviçre’deki Maggini Vakfı’nın beğenisini kazanıp, Borusan Kültür Sanat ile yapılan işbirliği sonucu Lorenzo Storioni, Nicoló Amati, Stefano Conia ve Petrus Guarneri gibi değerli enstrümanlarla müzik yapma olanağına sahip oldular.
İstanbul Kadıköy’deki Süreyya Operası’nda gerçekleştirdikleri düzenli sezon konserlerinin yanı sıra, Fransa, İtalya, Yunanistan, Almanya, Avusturya, Cezayir, Katar, Saint Vincent, Barbados ve ABD başta olmak üzere yurtiçi ve yurtdışında yaptıkları çok sayıda turne ve konserlerle dikkat çeken Borusan Quartet, 2010 yılında ilki düzenlenen Andante dergisi Klasik Müzik Ödülleri’nde “Yılın Oda Müziği Topluluğu” ödülünün sahibi oldu ve aynı yıl New York’taki Carnegie Hall’da finali gerçekleşen ve 88 oda müziği topluluğunun katıldığı 2010 ICMEC Uluslararası Oda Müziği Topluluğu Yarışması’nda birinci olarak altın madalyanın sahibi oldu.
İstanbul Müzik Festivali, Ankara Müzik Festivali, Nafplion Festivali (Yunanistan), Antalya Piyano Festivali, Merano Festivali (İtalya), D- Marin Festivali (Bodrum), Schleswig-Holstein Festivali (Almanya) ve Mozart Festivali’nde (Almanya) konserler veren Borusan Quartet, ayrıca, Almanya’nın en prestijli konser salonlarından Schloss Elmau’daki “Quartet Plus” oda müziği konserleri dizisinin kapanış konserini gerçekleştirdi. Borusan İstanbul Filarmoni, Bilkent Senfoni, İzmir, İstanbul, Bursa, Eskişehir ve Antalya Devlet Senfoni orkestrasi eşliğinde solist olarak konserler verdi.
Oda müziği partnerleri arasında Fazıl Say, İdil Biret, Itamar Golan, Valentin Erben, Gülsin Onay, Hüseyin Sermet, Ruşen Güneş, Toros Can ve Muhiddin Dürrüoğlu gibi çok değerli müzisyenler bulunan Borusan Quartet, Türk bestecilerin önemli bir yer aldığı, klasik dönemden modern döneme uzanan geniş bir repertuara sahip.
Borusan Quartet’in konserlerinde giydikleri kıyafetler Hatice Gökçe tarafından tasarlanmıştır.